Yakışıklı olan yetenekli olsun olmasın başrolü kapar sözünün geçmediği, dostluğu v sadakati köpekler üzerinden betimleyen, hayatı tam ortasından anlatmış, etkisinden hemen kurtulamayacağınız bir film, bir şaheser.
Güç, şiddet, otorite, zayıflık, sadakat, ötekileştirme, kabul görmek v toplumsal baskı gibi kavramları oldukça etkileyici v sade şekilde aktarıp, sıradan insanların sıra-dışı hayatına tanık olmanızı sağlayan filmlerden. Filme bakıyorsunuz çok değişik bir hikâyesi yok aslında, hatta şu an bir gazeteyi açsanız belki aynı konuya denk gelebilirsiniz. Bu filmin senaryosu da bir gazete haberinden yola çıkarak yazılmış.
Tek karakter üzerine kurulu olay örgüsü, daha doğrusu tek bir karakteri merkez alarak yapıldığı için film, başroldeki Marcello Fonte'ye çok büyük bir iş düşmüş v bence bu işin altından mükemmel bir performans sergileyerek kalkabilmişde. Hiç bir oyunculuk eğitimi almayan Fonte, Cannes Film Festivalinde 'En İyi Erkek Oyuncu' ödülünü de kucaklamış. Fonte'nin filme seçilmesi de ilginç bir şekilde olmuş. Gerçek hayatında mahkumlara yönelik bir toplum merkezinde bekçilik yapan Fonte, oynanan tiyatro oyununda bir oyuncunun hastalanıp ölmesi sonucu o rolü alıyor. Farklı görünüşte bir oyuncu bulmak için arayışta olan yönetmen Matteo Garrone, oynanan o tiyatro oyununu izlediğinde Fonte'ye hayran kalıyor v rolü ona veriyor.
Film zaman v mekan kavramının yok olduğu ıssız bir İtalyan kasabasında, günlük hayatımızda ayakta kalmak için yapmak zorunda olduğumuz tercihlerden bahsederek evrensel bir çok konuyu işliyor aslında; İnsan, zulme sesini hiç çıkarmıyorsa, hangi noktadan sonra onun işbirlikçisi olur? Korku, dürüstlüğün önüne geçebilir mi? İyilik, göreceli bir kavram mı? Arkadaşlıklar, sadece çıkar üzerine mi kuruludur? Bir köpeğin verdiği sadakatin aynısını, bir insan verebilir mi? Kötülüklerden arınmış bir insan, kendi vahşetini yaratabilir mi?
Ne derseniz deyin; Netice olarak bir insanı ehlileştirmenin, onda minnet duygusu yaratmanın, bunları bir köpeğe yapmaktan çok daha zor v hatta duruma göre imkânsız olduğunu, film yüzümüze bir tokat gibi vuruyor..
Bir şeylerin yalakası olmayın, yok ödül adı, yok böyle taktir edildi, zaten bunlar hazır önümüze konuyor, bizim taktirimize bakılmadan, biz bir yorum yaptık mı, yalakalar saldırıyor!.. Filim kim içindir, halk için, öyleyse bırakın halk versin notu. Nerede saçma, mantıksız, boş beleş var halka empoze ediliyor maalesef. Ödüllere aldırmadan, tarafsız görüş bildirin ve kimsenin yalakası olmayın saygılar...
Cannes vesaire filmlerini izlemeyi seviyorum ama içinde anlamlı mesajı güzel olanları alırım ve diğer filmleri de öyle. Bana ne kattığı önemli. Bu film topluma bir şey katmaz. Ailesinden ayrı bir koca, köpekleri kullanarak uyuşturucu satıyor, hırsızlarla iş yapıyor, sonuç ne? Alabildiğine kötü!.. Neyse herkesin yorumuna ve bakışına saygı, keyifli seyirler...