Filmin analizləri ilə tanış olduqdan sonra izləmək filmi daha da maraqlı edəcək. Çalışın filmi gündüz yox gecə izləyin.
Filmin analizləri ilə tanış olduqdan sonra izləmək filmi daha da maraqlı edəcək. Çalışın filmi gündüz yox gecə izləyin.
Bu filmi izleyerek tuhaf bir deneyim yaşadım. İçinde diyalog yok denecek kadar azdı. Yaşlı bir baba ve kızının özel hayatını kapı arkasından gizlice izliyormuş etkisi yarattı. İç bunaltıcı, kasvetli, neşesiz, ve ağır tempolu olduğu için çoğu kesimin hoşlanacağını sanmıyorum fakat benim gibi garip bir deneyim yaşamak isteyeni de geri çevirmeyecektir.
Film Nietzsche’nin Torino’da akli dengesini yitirmesine yol açan olayın anlatımıyla açılıyor. Yürümediği için atını kırbaçlayan bir faytoncuya rastladığında, ata yaklaşır, boynuna sarılıp ağlayarak “Anne, ben bir aptalım” der ve o günden sonra bir daha hiç konuşmaz. Zamanın sonsuz döngüsüne inanan Nietzsche'nin, kaderciliğinin yanılsamasını farkettiği için akli dengesini yitirdiğine inanılır.
Bela Tarr, atı filmin merkezine alarak insan olmanın ağırlığını, "Tanrı’nın varolmadığı" bir coğrafyada anlatıyor. Tanrı’nın dünyayı altı günde yaratmasına ithafen film, altı günde dünyanın (varlığın) yokoluşunu, geriye dönük bir yaratımla tasvir ediyor.
Felsefesini kelimelerle değil, sinematografisiyle anlatmada usta olan Bela Tarr’ın son filmi olması da ayrı bir anlam taşır.