Güzel bir hikayesi var aslında filmin ama yönetmen katmanlı bir aile draması sunduğu için çok fazla geçmişe gidip geliyorsunuz. Bunu seyircinin takip mekanizmasını kırmak için yapmışlar.
Filmin içinde; çocukluk çağı travması, istismar, ihmal, alkol bağımlılığı, öfke kontrolü, psikoz, sorumsuzluk, dürtü kontrolü bozukluğu gibi, psikolojik olarak zengin bir yelpazesi var. Psikoloji okuyan bir gençsen, konu dikkatini çekebilir, bir göz at derim.
Filmin eleştiriye açık bir çok noktası da var ama. Korkma spoiler yok.
Baba, çocuklarına pek çok kötülük yaparak kendisinden nefret ettiriyor. Fakat yer yer süslü laflar ederek izleyiciye v çocuklara şirin gözüküyor. Benim asıl sorunum ise filmin sonunda babanın neredeyse kahraman haline getirilmesiyle ilgili. Ortaya düzgün bir mesaj koyamamasıyla da tüy dikmiş yönetmen. Ayrıca, hikaye New York’ta geçmesine rağmen, Woody Harrelson ''yine'' Texas ağzı ile konuşuyor. İşleniş olarak da bir takım sıkıntıları mevcut. Filmde duygu patlamasına açık pek çok nokta bulunmasına karşın, neredeyse hiçbirinde beklenen etki gerçekleşmiyor.
Yine de, film tamamen bir enkaz da değil. Filmin,
''Çocuk yapınca birer anne v baba olmuyorsunuz'' demesini sevdim.
Anne ve babanı seçemiyorsun doğarken işte, öyle güzel ve anlamlı, duygu yüklü bir hayat hikayesi. hayaller idealler, yarıda kalınmış hayatları iyi ele almış bir yapım. Güzel deneyimdir.