Mükemmel film. bütün insani duygularımı , aklımı bambaşka paralel bir evrene çekti.
Yönetmenin serbest kurgusu insanın algısı ile çok oynuyor.
Film temel olarak ahlak eleştirisi üzerine kurulmuş. O dönem ki cinsiyetçiliğe de savaş açmış durumda. Çok yoğun drama ile sınırsız bir abartıya yol alabilecek konusu, bir başka yönetmenin elinde olsa tam bir drama porn*suna dönüşebilirdi, ama yönetmenin burada sakin bir yaşam akışı seçmesi , abartısız oyunculuklarla birlikte, yepyeni bir sinema dilinin yolunu açmış belli ki. Bu kadar geç izlediğim için pişman oldum.
The Dreamers (2003) de sinemada izledikleri film bu işte arkadaşlar, hatta o filme ilham olmuş..
Benzer film olarak El sexo de los ángeles (2012) önerebilirim.
İki yakın arkadaş olan Jim ve Jules, Catherine ile tanıştıkları an ikisi de ona aşık olur.
Catherine, Jules ile birlikte olmaya başladıktan sonra, düzeni ve uyumu reddeden benliği, ilişkisinde kaçışlar yaşanmasına ve saldırganlaşmasına sebep olur. Jules ise sırf onu kaybetmemek için her türlü aşırılığını kabul etmekte hatta Jim’i bu noktada ilişkilerinin kurtarıcısı olarak görmektedir. Catherine’nin durulmasını kendisi sağlayamadıysa belki Jim bunu başarabilir. Ancak Catherine ne Jim ne Jules ne de başka bir erkek için özgürlüğünden vazgeçebilecek bir kadın değildir. Kıskanmanın ve üzerinde hak iddia etmenin imkansız olduğu biridir.
Her görüştüğü erkeği etkisi altına alan Catherine, acı çekmek istiyorsanız aşık olabileceğiniz ideal karakter :)
***
Catherine, insan sadece bir an tam anlamıyla sevebilir demişti, ama onun için bu an sürekli tekrarlanıyordu. Hayat bir tatildi.