yemek yapmak bir sanattir isini iyi yapanlar toplumun sevgi saygisini kazanir .zirveye cikip ordan atlamak denir filmin sonunu öyle baglamislar ama zirve icin her sey mübah deildir . güzel bir örnekdi bu film aksiyon beklemeden izleyin .. ( uzak dogu özellikle Kore mutfagi bol cesit saglikli yemekler bakimindan oldukca zengin bir mutfak ,)
Yorumlar
ayyuka
En yakın arkadaşla plansız gerçekleşen bir gezinti daha keyif vericiyse, tamamen rastlantı üzerine açılan film de benim için daha keyif verici oluyor. Bu da o türdendi, sevdim... 👍
Küçük bir mahallede aile restoranında çalışan baş karakterimizin eline bir gün bir kartvizit tutuşturulur ve sonra hiç ummadığı bir dünyanın kapısı açılıverir. Popüler bir şefin himayesinde üst tabaka kesime yemek yaparken bulur kendini. Film hırs ve azim gibi tezat kavramların arasında gidip gelerek bir ana fikir sunuyor. Aoy'un karakter gelişimi, hayatına dair sapakları, kararları bence çok güzel ve anlaşılır bir dille izleyiciye aklatırmış. Ben film ile güzel bir bağ kurdum. 10 yılı aşkın bir çalışma geçmişim olunca (nasıl bir sektör olursa olsun) bu tarz rekabetlere çokça denk gelmişliğim vardır. Öte yandan popüler olmanın bazen sadece bir imajdan ibaret olması filmde çok net çizilmiş. Günümüzde ucuz sözlerden ibaret şarkılarıyla nam salmış şarkıcıların büyük ilgi görmesi de buna bir örnek değil midir? Yani içi kof bir imaj sahibi olmak başarı değildir... Filmde Chef Paul'un dediği gibi: “İnsanlar benim yemeklerime değil, bana aç!” Filmde sınıfsal farklılık, ego, açgözlülük, statü sahibi olmakla ilgili birçok anlamlı replik yakalayabilirsiniz. _“Başkasının kullandığı ama markalı bir bardaktan mı su içmek istersiniz? Yoksa kendi ellerinizle ince ince tasarladığınız ve sadece size has bir bardaktan mı?”
Roza77 (Ziyaretçi)
Chutimon Chuengcharoensukying (Ad'a bak tipe bak) harika bir oyuncu. İzlediğim tüm filmleri - Bad Genius,Happy Old Year gibi gibi - pek etkileyiciydi. Ayrıca sinir bozucu derecede de güzel. Allahım ne olur bir daha dünyaya gelirsem beni dal gibi uzun alımlı Taylanli Chutimon, onu da benim gibi sıradan bir Hollandalı yap. Çok amin. Gelelim filme; Film boyunca duru kızımız Aoy, şef Paul'ün elinden kurtulmayı ve über zenginlere hizmet eden (Onca yoksulluk varken, zıkkımın kökünü yesinler.) Tayland'daki mutfak dünyasının deli gömleğinden sıyrılmayı başarıyor. Bu nedenle film, tema açısından The Menü ve Parasite gibi (Arthouse) sanat evi filmlerine benziyor, ancak olay örgüsü Masterchef veya animasyon dizisi Food Wars!: Shokugeki no Soma gibi oyun şovlarına daha yakın. Bu açıdan Hunger, göze hitap eden lezzetli bir atıştırmalık gibi. Daha derin bir katmana inmeyen/ belki inemeyen, ayrı egzotik ve cezbedici yemeklerden oluşan beş çeşitli bir menü sunuyor. Izlenir mi, bu yoklukta tabii ki zevkle izlenir. Ben keyif aldım şahsen. Teşekkürler.
Leftbehind (Ziyaretçi)
Başarıya giden yolun temel ahlaki değerlerden ödün vermek olduğunu anlatan vasat bir yapım.
The Menu filminin gördüğü ilgi nedeniyle bu tarz filmlerin artacağını düşünüyorum. İlk yarı, kaliteli bir restoranın mutfağındaki hiyerarşiye, kinci yarı ise açıkça sosyal yorumlar yapmak isteyen, sert bir hiciv tonuna v hissine sahip.
Gerilim müzikleri gereksiz derecede çok fazla kullanılmış, dramatik bir sahnede bile arka fonda çello çalıyor. Bu beni çok sıktı ama Asya mutfağına hayran olduğum için filmden sonra acıktığımı fark ettim. Bu da filmin bir başarısı sayılır.
Kısacası; ''Fakirler yemekte doyup doymadıklarına, orta sınıf lezzetli olup olmadığına, zenginler ise yemeğin tabakta şık durup durmadığına bakarlar'' demenin filmcesi..
Film o kadar etkili başladı ki, herhalde mükemmel ötesi bir şey izleyeceğim dedim. İlk 1 saat gerilim dozu yüksekti, karakterimizle beraber gerildim, heyecanlandım, stres yaptım derken 1.5 saatin ardından hikayenin farklı bir yöne direksiyon kırmasıyla beraber filmin yarattığı o güzel atmosferin etkisi fıss diye söndü. Bu noktadan sonra bayat bir dram izledik. Başarıya ulaşırken değer yargılarını kaybedip kaybetmeme ikilemine, boynuz kulağı geçer mi sorusuna odaklanan film, bu konulara örneğini onlarca yapımda görebileceğimiz bir şekilde değindi. Başta beklentiyi çok yükselttiğim için bende hayal kırıklığı yaratsa da gayet akıcı ve keyifli bir filmdi.