Filme tahammül edebilirseniz, çirkin görünen güzel bir anlatısı var. İranlı yönetmen Ali Abbasi'nin İskandinav sineması yapması gibi karışık duygular içeren, İyiliğin göreceli, güzelliğin geçici olduğunu söylerken seyirciyi tokatlayan filmlerden. Makyajda gerçekten çok iyi. Yine de bu filmin babası sayılabilecek 'Freaks (1932)' izlediyseniz eğer, onun çizgi-film versiyonu gibi olmuş.
Güzellerinden.. Azıcık, herhalde, 'meczburen' çağa düşmüş ama yine de incinmemiş. O uf olmuş yerini de olasılıkların zenginliğine vereyim diyorum ve veriyorum. Filmin benimle birlikte yakın tanığı sevgili çamaşır makinem oldu (selam söylüyor), bir ara izlerken yatağımdan kalktım, banyoya gidip bir süre onun yanında oturdum ve yağmuru izledim. Velhasıl, oluşta hasıl. Selektör için sana teşekkür ediyoruz sayın Jack_