Fazla uzatılmış bir film.. Konusu ve işlenişi güzel, sıkmıyor ama kısa tutulsa iyi olurmuş..
Yorumlar
anchovy1987
harbiden şu seslendirmeyi yapan dublajı yapanlar sinirlerimi bozuyor. filmin en başında kadın konuşuyor. ''R'' harflerini kullanmıyor. bu ne böyle yeni yetme bazı ergen tipler gibi türkçeyi katletme, yeni bir form kazandırma gibi bi çabalarımı var. yokmu türkçeyi koruyacak doğru şekilde kullandıracak bi kurum. yok gidiyo, yapıyo, nediyosun, görüyomusun vs. lan bu ne çirkince özenti ergenler gibi türkçe konuşmaktır. okullarda böyle saçma eğitimmi veriliyorda haberimiz yok. türkçeye saçma sapan kelimeler terimler sokmaya başladılar ve internet ve sanal terimleri kullanan özenti gençlik türkçeyi katlediyor. sorsan herkes milli. daha dilini koruyamıyorsun neyin milliliğinden bahsediyor bu insanlar
RachelAmber
Yalnızlığı, aldatmayı, ölümü, sevdiklerimizi arkamızda bırakmayı çok güzel bir şekilde anlatıyor. Filmi izlemeden önce Anton Çehov-Vanya Dayı ve Haruki Murakami-Kadınsız Erkekler kitabının Drive My Car isimli kısa hikayesinin okuyunca daha da keyifli oluyor.
Leftbehind (Ziyaretçi)
Önde gelen Koreli, Tayvanlı v diğer işitme engelli karakterin yer aldığı bir Hiroşima'da geçen Japon filmi yaparsanız eğer adım gibi eminim Akademide ödülleri alırsınız. Amerika sever böyle şeyleri, gerekirse ülkeye atom bombası atar, sonra bizi affedin diye bir ödül/plaket sunar.
Filmin afişinin güzelliği ya da 'saab 900 turbo'nun baş rol oyunculuğu, eleştirmenleri kendinden geçmiş halde bırakmış sanırm,film hiçbir şekilde şaheser olduğunu iddia etmiyor. Aldatma hastalığına yol açan bilinmeyen pişmanlığın zorla sakinleştirilmiş, bayağılaştırılmış v entellektüelleştirilmiş bir öykü sadece. Yeni hiçbir şey söylemeyen, bergman, dostoyevski, schopenhauer gibi isimlerden birden çok kere bahsedip üzerlerine hiçbir fikir geliştirmeyen,
sevgisizlik v buna mukabil seks hayatının özgürce yaşanması üzerinden seyircinin çekingen ilgisini bekleyen, sinematografisi güzel, gereksiz uzun v sıkıcı bir film sadece.
Belli bir entelektüel altyapıya sahip kişilerin ise hayli keyif alacağı bir film.Filmin senaryosu sıkıcı ama bu sıkıcılık oyuncuların gerçek olmalarından kaynaklı. Yani gizli bir kamera alıp gerçek v sıradan olan insanları kameraya almışlar gibi bir hissi var filmin. Gerçek hayatla bağdaştıramadığım donuk, mutsuzluğa benzer Japon yüz ifadeleri oldu. Gülümsediklerinde bile aynı mutsuzluk yüzlerinde devam ediyordu. Bu tür filmleri yapay buluyorum. Bu tip filmleri ise izlemem için ihtiyacım olan şey aksiyon, mizah, zeka, görsellik oluyor genelde biraz da duygu.
'Kültürel birikimi belirli bir düzeye gelmemiş izleyicilerin anlayamayacağı alt metinler veriyoruz v bunu sağladığımız için takdir görmeliyiz' anlayışına artık bir dur denmeli. Bu filmleri, kendinden veya kendi fikirlerinden birçok parça görüp, bu öznel sebeple 'film olmuş' onayını veren insanlar yaşatıyor ama bana kalırsa bir filme başarı atledilebilmesi hedef kitlesiyle kurduğu organik bağdan çok daha fazla kritere dayanıyor. Kötü veya iyi film diye genelleme yapmayı sevmiyorum. sonuçta bir film kocaman bir eserdir v herkes biraz da hayatı algılayış biçimiyle yorumlar. Ancak; 'bakın bunları düşündüğünüzü biliyorum v size gösteriyorum' demenin ötesine geçmek gerek bence v bu film geçemiyor. Banal yaşayan v gerçekliklerden kopuk izleyicinin hayatına bir şey katmayacağı açık...
Bu arada filmle ilgili ince bir detay, koca Japonya'da tek kırmızı araba ana karakterimizinkiydi.
'Birdman (2014)'ün yanından bile geçemeyecek bir film benim için.
@Azazello, Bir çok yeni çıkan film ortalama iki buçuk saat süresine sahip artık bizi hapis ettikleri şey zamanımız.Bunun bir yolunu bulmuş gibiler, artık önümüze sunulan bu filmler kurgunun çağdaş bir hilesi mi bilmiyorum ama amaç şu sanırım, biriyle 'uzun süre' çıktıktan sonra yüzüne alışırsın ya aslında onu sevmiyorsundur sadece simasını ezberlemişsindir gibi bir şey, onun da bir adı vardı unuttum. Bu arada son iki paragrafımı silecektim ama geç kaldım Admin kayıt etmiş, bende dedim -kalsın. Kafayı çekip uzun uzun yorum yazdıktan sonra sitedeki kitle aklıma geliveriyor işte :D Eda ne yapıyorsun diyorum, o da 'dök içini kızım' diyor.
Azazello
@Leftbehind, Bende çekeyim bir ara,içim şişti :D
Alt metinlere de illet olmaya başladım. Gerekli yerde bir iki tane koy,referansımiz olsun kafi. Üç günde falan izlerim herhalde.Kurgudan ziyade,bence derdini anlatabilmek için sık diyaloga başvurma yüzünden. Genelde edebi eserden uyarlama olanlar,betimlemeden fazlasını diyalogla yapmak zorunda kalıyor. Son iki paragrafin da hakkı var,yazmasan eksik kalırdi.
@Azazello, Bazı filmlerde alt metin aramak kadında iri meme aramak gibi bir şey, yani olmasa da olur. Filmi izle anlayacaksın, ben dün gece izledim, bittiğinde uyuya kalmıştım. Uzun filme kesinlikle karşı değilim ama bunda çok fazla gereksiz sahne eklemiş yönetmen. 'Roma' diye bir film vardı, izlediğim en bayık filmlerden bir tanesi olmasına rağmen ödül üstüne ödül almıştı. Bu onun Japon versiyonu işte.
RachelAmber
@Leftbehind, roma filmine de bayılmışım bu filme de bayıldım bence ikisi de muazzam
filadam
@Leftbehind, Filmi izlemedim ve tarzım değil, izlemeyeceğim de... Tesadüfen rastladığım bu yorumunun son paragrafına saygıyla şapka çıkarıyorum. Bir çok film için yazmak istediğim fakat ifade etmekte zorlandığım bazı şeyleri mükemmel bir şekilde kelimelere dökmüşsün. Bir de "Kültürel birikimi belirli bir düzeye gelmemiş izleyicilerin anlayamayacağı alt metinleri sadece biz anladık, bunun için takdir görmeliyiz, eğer filmi beğenmeyenler olmuşsa mutlaka cahil, avam kişilerdir, onlara müdehale ederek, kararlarını, yargılarını eleştirerek ve aşağılayarak değerimizi kendi türümüze tescil ettirmeliyiz." tayfası var.
Her neyse; bu yorumunu yer imlerime de ekledim ve eminim epey bir film, yorum, ve yorumcu için referans alacağım. Teşekkürler.
Roza77 (Ziyaretçi)
Pek etkiledi beni- çok beğendim. Bir Murakami öyküsünden esinlenilmiş... Oldukça, ancak gerekli! uzun bir film olmuş. Sindire sindire ilerliyor. Bana biraz Ashgar ‘ın ‘Salesman’ filmi tadında geldi. İzlemediyseniz - bir duygu seli - tavsiye ederim.Takita’nın “Departures (2008) ” filminden sonra Japon sineması bu sene Oscar’ı yine hakkıyla alacak gibi...Işıkları kapat, arkana yaslan ve filme bırak kendini... Bu sene en iyi yabancı film Oscarcığını kesin kucaklar - bence...Haydi İyi seyirler...🎬 “ Çekov korkutucu. Onun repliklerini söylediğinde gerçek benliğin ortaya çıkıyor... “
Parazit'ten 10 kat daha iyi bu film.