Hazır medya nükleer felaket haberleri yaparken bir tekrardan izleyelim. Güzel film.
Bu film için nedene bilir ki ? Filmin genç yönetmeni Jarand Herdal’in ikinci uzun metraj filmi. Daha önce kısa filmlerde kendisini göstermiş. İlk uzun metrajlı filminde pek bir başarılı olamamış. Bu filme gelirsek bu filmdeki gergin atmosfer gayet başarılı işlenmiş fakat iyi bir izleyiciyseniz filmin ilerleyen dakikalarında neler olacağını yüksek ihtimalle tahmin edebiliyorsunuz. Senaryo gayet başarılı ama yine’ de bir şeyler eksik kalıyor. Belki daha profesyonel bir yönetmenin elinden geçseydi yada ne bileyim çok abartılı olmasa’ da efekt eklenip bir nebze daha izleyenleri hoplatacak sahnelere yer verilseydi çok daha iyi olabilirdi. Umarım bu genç yönetmen ilerleyen zamanlarda daha kaliteli filmlerle karşımıza çıkacağını umuyorum. Velhasıl orta kalite düzeyinde beklentinin belki’ de bir tık altında’ da olsa film kendini izlettiriyor. Herkese iyi seyirler dilerim.
Çerez niyetine izleyebileceğiniz 80 dakikalık kısa ve güzel bir gerilim filmi. Kocaman bir otel, tiyatro sahnesi yapılmış ve izleyiciler ile oyuncular iç içe, birtakım dolaplar dönüyor ve bizler de izliyoruz bakalım neler oluyor... Film kusursuz değil tabii ki, kusur aramak için izlenilirse pek çok hata bulunabilir ama şöyle "iyi bi' gerileyim, meraklar içinde kalayım" diyorsanız izleyin derim.
The 100 fanıysanız neler olacağını baştan tahmin edecek ve film size sıkıcı gelecektir. Hiç girmeyin derim. Kısaca "İnsanlığıma aç kalacağıma, yemeğime aç kalmayı tercih ederim" temalı bir film. Filmin anlatmak istediği olayı ve çatışmayı The 100'da sığınakta belli bir süre sıkıştıklarında Octavia ile Kane çatışması olarak çok daha güzel bir şekilde anlatıyorlar. Filmde illa ki başka mesajlar, metaforlar da vardır ama sanat özürlüsü olduğumdan pek anlamadım ama bence yetersiz.