Film bitince, içimi klasik edebiyat kitaplarını okuduktan sonra duyduğum o eşsiz his kapladı. Dönüp bakınca Pierre Lemaitre adlı bir yazarın romanından uyarlandığını gördüm, ardından da neden bu filmden edebiyat tadı aldığımı anladım. Film -benim için- başyapıt mertebesinde: Dönemin gerçekçiliği, sinematografisi, kostümleri, maskeleri, karakterimizin hayal gücünün, sanatı sayesinde dışa vurumu ile filmin gerçek ile gerçeküstücülük arasında gidip geldiği anlar beni mest etti.
Nadir filmlerin ardından kurduğum o cümleyi yineleyeyim: Eğer bir edebiyat tutkunuysanız bu filmi öneriyorum, beğeneceksiniz.
(Bu arada epey bakındım ama bu roman hâlâ Türkçeye çevrilmemiş, bence büyük kayıp. Umarım bir an önce Fransızca bilen birisi bu işe el atar da bu güzel hikayeyi izlediğimiz gibi bir de okuruz.🥲)
Ben ilk defa 2018'de izledim o zamanlar nedense ilerlete ilerlete izledim belki toyluktan şu an da bu filmi tadına vararak izledim.Gerçekten bir romandan uyarlandığını hissettiriyor.