Genç bir Fransız oyuncu olan Anna, New York’ta okur. Bir gün Metropolitan Müzesi’ne giden Anna, burada tam da Vermeer portresinin önünde borsacı olan Mark adında bir adamla tanışır. Yollarının kesişmesiyle beraber ortaya çıkan yanlış anlaşılmalar ve kaçırılan fırsatlarla ikili kendilerini tuhaf bir aşk oyununun içinde bulur.